Geçtiğimiz yıl Türkiye’de tarım alanında yerliliği ön plana çıkarmak amacıyla atılan adımlar, yerli ve milli tohum çeşitlerinin geliştirilmesine büyük katkı sağladı. Tarım ve Orman Bakanlığı‘na bağlı araştırma kurumları tarafından 42’si tarla bitkileri, 22’si bahçe bitkileri olmak üzere toplamda 64 yeni yerli tohum çeşidi geliştirildi. Ayrıca, tarımsal üretimin geleceğini güvence altına almak amacıyla 322 bin 472 genetik materyal, gen bankalarında korunmaya devam ediyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı‘nın verilerinden derlenen bilgilere göre, küresel ısınma, salgın hastalıklar ve Rusya-Ukrayna Savaşı gibi faktörler, uluslararası arenada “gıda milliyetçiliği” söylemlerini artırmış durumda. Bu gelişmeler ışığında, gıda ticaretinde korumacı yaklaşımlar, jeopolitik riskler ve tarım-gıdada tekelleşme eğilimleri ülkelerin yeni önlemler almasını zorunlu kıldı.
Geçen yıl Türkiye’de de tarım ve orman sektöründe çeşitli yapısal reformlar ve düzenlemeler uygulamaya konuldu. “Üretimin ve Üreticinin Yüzyılı” sloganıyla başlatılan bu süreçte, doğal kaynakların etkin kullanımı ve ileri teknolojiye dayalı, rekabet gücü yüksek, sürdürülebilir bir tarımsal üretim hedeflendi.
Ülke genelinde yürütülen üretim planlaması süreci, suyu merkeze alan bir yaklaşımla ele alındı. 81 ilde gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda, üç yıllık üretim planlarının yapılmasına yönelik teknik komiteler oluşturuldu. Yeni sistemin 2024-2025 üretim sezonunda tüm unsurlarıyla hayata geçirilmesi hedefleniyor. Bu süreçte, stratejik ürünlerin en uygun bölgelerde üretilmesi, üreticilerin pazarlama imkanlarının geliştirilmesi ve verimlilik artışının sağlanması planlanıyor.
Türkiye’de, kuraklığa, soğuğa ve hastalıklara dayanıklı tohum çeşitleri geliştirilirken, tarımsal üretim bölgelerinde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına da önem veriliyor. Rüzgar, güneş ve biyokütle gibi enerji kaynaklarının kullanılacağı organize tarım bölgeleri, 41 ilde kurulacak 60 adet OTB (Organize Tarım Bölgeleri) ile yaygınlaştırılıyor.
Başta tohum olmak üzere, Türkiye’nin kendine has tarımsal değerleri korunarak, bu alandaki destekler artırılıyor. Araştırma kurumlarında geliştirilen yerli ve milli tohumluk çeşitlerinin sertifikalı tohum üretimindeki payı yüzde 40’a ulaştı.