Kuzey Makedonya’nın Üsküp ve çevresine 6 asır önce Osmanlı Devleti’nin Balkan fetihleri sırasında yerleştirilen Yörükler, geçen yüzyıllara rağmen kimliklerini ve kültürel değerlerini koruyarak dikkat çekiyor. Anadolu’yu anımsatan gelenekleri ve yaşam tarzlarıyla günümüzde de varlıklarını sürdüren bu topluluk, bölgede kültürel bir köprü olarak önemini koruyor.
Geçim kaynakları genellikle tarım ve hayvancılık olan Yörükler, günlük yaşamlarında da geleneksel kıyafetler kullanıyor. Kadınlar, hala “fistan” adını verdikleri renkli ve otantik elbiseler giyiyor, bu giysilerin kumaşları ise Türkiye’den temin ediliyor. Aile yapısına ve sosyal yaşama büyük önem veren Yörükler, Türk kültürünün bu topraklarda canlı kalmasını sağlıyor.
Doğu Makedonya’nın Radoviş Belediyesi’ne bağlı Kocali Köyü sakinlerinden 69 yaşındaki Feyziye Demirova, Yörüklerin Anadolu kültürüne bağlılığını şu sözlerle ifade ediyor:
“Burada yaşıyoruz, toprak işçisiyiz. Yağmur yağarsa bereket oluyor, yağmazsa ne kadar çıkarsa onunla yetiniyoruz. Buna da bin şükür.”
Demirova, doğup büyüdüğü topraklara olan bağlılığını dile getirerek, Balkanlar’a olan sevgilerini ve aidiyetlerini vurguluyor:
“Biz alışmışız Balkanlar’a. Güvercini tutup kafese kapatmışlar, ‘vatan vatan’ diye bağırmış. Bizi de kafese kapatsalar, biz yine Balkan ahalisiyiz, buralara alışığız.”
Yaklaşık 30 yıldır yaz-kış demeden kullandıkları renkli “fistan” kumaşlarının Eminönü’nden getirildiğini belirten Demirova, bu kıyafetlerin rahat ve kullanışlı olması nedeniyle tercih edildiğini belirtiyor. Yörük kadınları, geleneklerine uygun giyinmeye devam ederken, kültürel mirasın bir simgesi olarak da bu kıyafetleri kuşanıyorlar.
Yörükler, düğün ve bayram gibi özel günlerde de kendilerine özgü adetlerini sürdürmeye özen gösteriyor. Feyziye Demirova, düğünlerde yaşanan değişimi ve bugünkü uygulamaları şöyle anlatıyor:
“Bizim zamanımızdaki ile şimdi görücüler aynı ama düğünler çalgıyla değil, eskiden davul, zurnaylaydı. Beygire bindirirler, gelini alırlardı. Ama düğünlerimiz, geleneklerimiz, göreneklerimiz kaybolmuş değil, aynı devam ediyor.”
80 yaşındaki Fatime Amedova ise düğünlerde keşkek, börek ve helva gibi geleneksel yemeklerin yapıldığını ve bu adetin hala sürdüğünü belirtiyor. Yörük düğünlerinde, misafirlere çeşitli ikramlar yapılırken, düğünler boyunca davul ve zurna eşliğinde eğleniliyor. Ancak bazı eski adetler, modern yaşamla birlikte değişime uğramış durumda.
Alikoç köyünde yaşayan 92 yaşındaki Mümün Aliov, Yörüklerin Türkiye’ye olan sevgisini ve bağı şu sözlerle dile getiriyor:
“Türkiye olmasa, bizim işimiz güç olur burada. Türkiye bizim sağ kolumuz. Türkiye bizim babamız.”
Yörük Türkleri, Türkiye’den gelen kültürel desteklerle ayakta kalmayı başarmış durumda. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) gibi kurumlar sayesinde, Yörüklerin ihtiyaçları karşılanıyor ve kültürel bağları güçleniyor. TİKA’nın özellikle eğitim ve kültür alanında sunduğu destekler, bu topluluğun varlığını ve geleneklerini korumasına katkıda bulunuyor.
Aliov, Türkiye ile olan kültürel bağlarını her fırsatta dile getirirken, bu desteğin Yörük topluluğu için ne kadar değerli olduğunu da ifade ediyor.