Gazze Şeridi’nde bir yıldır süren şiddet ve katliamların ardından, İsrail yönetiminin bölgeye akaryakıt girişini engellemesi sonucunda kuzeydeki hastanelerin 24 saat içinde hizmet dışı kalma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bildirildi. Filistinlilere yönelik soykırım uygulandığı iddialarıyla gündeme gelen bu durum, bölgedeki sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliğini tehdit ediyor.
Kemal Advan Hastanesi Müdürü Hüsam Ebu Safiye, hastanelerin durumunu “tam bir felaket” olarak nitelendirerek, “Yakıtın tükenmesi ve İsrail’in uluslararası örgütler üzerinden akaryakıt girişini engellemesi sebebiyle 24 saat içinde Kemal Advan Hastanesi hizmet dışı kalacak” ifadelerini kullandı. Ebu Safiye, yaklaşık bir haftadır İsrail’in Gazze Şeridi’nin kuzeyine akaryakıt girişine izin vermediğini, bu nedenle yoğun bakımda bulunan hasta ve yaralıların büyük bir ölüm riskiyle karşı karşıya olduğunu vurguladı.
Katil İsrail ordusu, 7 Ekim 2023 tarihinden itibaren Gazze Şeridi’nde gerçekleştirdiği katliamlar sonucunda bölgedeki 38 hastaneden 23’ünü tamamen yok etti. Geriye kalan 15 hastane, saldırılarda aldıkları büyük hasar ve tıbbi cihaz ile malzeme eksikliği sebebiyle oldukça kısıtlı imkanlarla hizmet vermeye çalışıyor. Bu durum, bölgedeki sağlık sisteminin çökmesine neden olmakta ve vatandaşların sağlık hizmetlerine erişimini zorlaştırmaktadır.
Gazze Şeridi’ndeki sağlık durumu, uluslararası toplumun dikkatini çekmekte ve acil bir müdahale gerektirmektedir. Bu insani kriz, sadece bölgedeki Filistinlilerin değil, aynı zamanda uluslararası toplumun da sorumluluğudur. Akaryakıt girişinin sağlanması, hastanelerin hizmet vermeye devam edebilmesi açısından kritik öneme sahiptir.
Hastanelerin karşılaştığı bu zorlukların yanı sıra, uluslararası insani yardım kuruluşlarının da bölgeye destek sağlamak amacıyla harekete geçmesi önemlidir. Birçok uluslararası kuruluş, bölgedeki acil durumlar için yardım göndermeye çalışmakta, ancak İsrail’in engelleri nedeniyle bu yardımların ulaşması güçleşmektedir. Uluslararası hukukun ihlal edildiği bu süreçte, dünya genelindeki vatandaşların da bu duruma karşı seslerini yükseltmeleri gerekmektedir.