Bilim insanları, dağlık bölgelerin altında büyük miktarda beyaz hidrojen rezervi olabileceğini tespit etti. Yapılan araştırmalar, bu temiz yakıtın ticari olarak çıkarılabileceğini ve enerji sektöründe oyunun kurallarını değiştirebileceğini ortaya koyuyor.
Son yıllarda beyaz hidrojen, fosil yakıtların yerine geçme potansiyeli nedeniyle giderek daha fazla ilgi görüyor. Jeolojik süreçlerle doğal olarak oluşan bu hidrojen, yerkabuğunda büyük miktarda bulunuyor. Ancak bilim insanları, bu potansiyeli ancak son birkaç on yıldır keşfetmeye başladı.
Beyaz hidrojenin en büyük avantajlarından biri, yalnızca su buharı üreten temiz bir yakıt olmasıdır. Havacılık ve çelik üretimi gibi yüksek enerji tüketen sektörlerde önemli bir alternatif olarak öne çıkmaktadır. Ancak ticari olarak kullanılan hidrojenin büyük bir bölümü hala fosil yakıtlardan elde ediliyor, bu da çevresel avantajlarını azaltıyor.
Beyaz hidrojenin potansiyeli ilk olarak 1987’de Mali’de tesadüfen keşfedildi. Bir işçinin su kuyusunun kenarında sigarasını yakmaya çalışırken yaşanan patlama, hidrojen rezervlerinin varlığına dair ilk ipuçlarını sundu. 2011’de kuyunun tekrar açılmasıyla hidrojen üretiminin devam ettiği görüldü ve yakıt olarak kullanılmaya başlandı.
O zamandan bu yana, ABD, Avustralya ve Fransa gibi ülkelerde beyaz hidrojen keşifleri yapılmıştır. Ancak bu yakıtın büyük ölçekli enerji üretimi için yeterli olup olmadığı konusu henüz tam olarak netleşmiş değil.
Hidrojen, yerkabuğundaki radyoaktif bozunma dahil olmak üzere birçok doğal süreçle oluşur. Ancak bilim insanları özellikle serpantinizasyon adı verilen bir sürece odaklanıyor. Bu süreçte su, Dünya’nın mantosundan gelen demir açısından zengin kayalarla etkileşime girerek hidrojen üretir. Bu kayaçlar, milyonlarca yıl süren jeolojik süreçler sonucunda yüzeye çıkabiliyor ve hidrojen kaynaklarını oluşturuyor.
Jeologlar, bu kayaçların yüzeye çıktığı bölgeleri belirlemek için tektonik plakaları modelledi. Sonuç olarak, Pireneler, Avrupa Alpleri ve Himalayalar gibi dağlık bölgelerin büyük miktarda beyaz hidrojen üretimi için uygun olduğu tespit edildi.
Helmholtz Yer Bilimleri Merkezi’nden jeolog Frank Zwaan, “Doğanın hidrojen ürettiğini biliyorduk ancak enerji üretimi için ciddi şekilde incelenmemişti.” ifadelerini kullandı. Fosil yakıtların daha kolay erişilebilir olduğu için uzun yıllar boyunca tercih edildiğini belirten Zwaan, iklim krizinin alternatif enerji kaynaklarına yönelimi hızlandırdığını vurguladı.
ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu’ndan jeokimyacı Geoffrey Ellis de çalışmanın, “mantodaki kayaçların yüzeye çıkma süreçlerini daha önce bilinenden farklı bir şekilde değerlendirdiğini” söyledi. Araştırmanın, beyaz hidrojen potansiyeli olan bölgeleri tespit etmek için niceliksel bir yaklaşım sunduğunu ekledi.
En büyük soru işareti, beyaz hidrojenin büyük rezervuarlar halinde birikip birikmediği ve sondaj yoluyla çıkarılabilir olup olmadığı. Bilim insanları, belirli bölgelerde sondaj yapılarak su pompalanması yoluyla yapay serpantinizasyon sürecinin başlatılmasının da mümkün olabileceğini belirtiyor.
Fransa, Balkanlar ve ABD gibi bölgelerde beyaz hidrojen için erken keşif çalışmaları başlamış durumda. Uzmanlar, bu araştırmanın jeologları büyük ölçekli hidrojen rezervleri açısından en verimli bölgelere yönlendirebileceğini düşünüyor. Ancak beyaz hidrojenin enerji sektöründe önemli bir rol oynaması için aşılması gereken birçok engel bulunuyor:
Jeolog Frank Zwaan, “Beyaz hidrojenin anında mucizevi bir çözüm olmasını beklememeliyiz.” derken, yine de bu yakıtın geleceği hakkında iyimser olduğunu belirtti. “Petrol, büyük ölçekli kullanım için uygun teknikler geliştirilene kadar sadece bir merak konusuydu. Beyaz hidrojen de benzer bir yol izleyebilir.” ifadelerini kullandı.
Beyaz hidrojen, fosil yakıtlara alternatif olarak büyük bir potansiyele sahip. Ancak ticari hale gelmesi için daha fazla keşif ve araştırmaya ihtiyaç duyuluyor. Yakın gelecekte enerji sektöründe önemli değişimlere yol açabilecek bu yeni kaynak, karbon salınımını azaltmada kritik bir rol oynayabilir.