Kırgızistan‘da kadınlar, geleneksel “eleçek” başlığı ve örgülü saçlarının uçlarına ziynet eşyaları takma geleneğini yaşatmaya devam ediyor.
Kırgız kadınlarının sosyal ve ekonomik durumunu yansıtan “eleçek”, geleneksel bir başlık olarak kıyafetlerinin şık bir tamamlayıcısı olarak kullanılıyor. Kadınlar, bayramlarda ve misafirliklerde, “saç uçtuk” olarak bilinen gelenekte, örgülü saçlarının uçlarına ziynet eşyaları takmaya devam ediyor.
Kırgızistan’ın Celalabad Bölgesi‘ndeki Toktogul ilçesinde yaşayan emekli öğretmen İrina Tokontayeva, eleçeğin kültürel miras olarak gelecek nesillere aktarılmasına öncülük ediyor. Tokontayeva, eleçeğin tarih boyunca doğumda kundak, ölümde kefen ve yaralanmalarda sargı bezi olarak kullanıldığını belirtiyor.
“Eskiden kadınlar, 18-20 metre uzunluğunda ince bir kumaşla başlarını örterdi. Bu başörtüsü dört mevsime uygun olmalıydı. Göç sırasında bir hamile kadın doğum yaparsa, başındaki eleçeği çözer ve kundak yapardı. Böylece bebeğini sağlıklı bir şekilde taşıyabilirdi. Kırgızlarda ‘iyilikle kötülük yan yana yürür’ diye bir söz vardır. Göç sırasında birisi vefat ederse, eleçek kefen yapılırdı; yaralanma durumunda ise sargı bezi olarak kullanılırdı.”
Tokontayeva, günümüzde eleçeğin bayramlarda ve misafirliklerde giyildiğini belirterek, geleneksel kıyafetleri giyerek gelecek nesillere örnek olmaya çalıştığını ifade etti. Kadının giysisinin, iman, terbiyeye ve geleneklere bağlılık açısından önemli olduğunu vurgulayan Tokontayeva, “Biz Manas kahramanlarının nesilleriyiz. Analarımız, bilimsel bilgiler yokken hayat tecrübeleriyle yaşadılar. Bu nedenle kıyafetlerimizi korumalıyız” dedi.
Batken Bölgesi‘ndeki Kadamcai ilçesinden Bibihatice Mamutova, eleçek ve örgülü saç uçlarına takılan ziynet takılarının önemini anlattı. Mamutova, “Saç uçtuk” olarak adlandırılan bu süslemelerin, Kırgız kadınlarının en güzel takılarından biri olduğunu belirtti.
“Eskiden kadınlar, düzgün yürümek için bu süslemeleri kullanırlardı çünkü ağırlıkları yaklaşık bir kilogram civarındaydı. Bu tür süs eşyaları genellikle gümüş veya diğer değerli taşlardan yapılırdı. Ziynet eşyaları, omurga yamukluğunu önler ve bir metrelik örgülerin uçlarına bağlı takılar, omurganın ve boynun dik durmasına yardımcı olurdu.”